Halk arasında “deniz salyası” olarak bilinen müsilaj, kahverengi ve beyaz renkte, yapışkan bir yapıya sahip bir salgı olarak tanımlanıyor. Ekosistemde önemli zararlar oluşturan bu oluşumun, deniz tabanında yaşayan balık ve yengeç gibi canlıların vücutlarını sararak solunum ve boşaltım gibi yaşamsal faaliyetlerini engellediği ifade ediliyor. Ani ve yoğun müsilaj oluşumlarının, deniz ortamındaki oksijen seviyesini hızla düşürdüğü, çözünmüş oksijenin tamamen tükenmesi durumunda ise deniz canlılarının toplu ölümlerine yol açtığı belirtiliyor. Uzmanlar, bu sürecin biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve ekosistemin bozulmasına neden olduğuna dikkat çekiyor.

Uzmanların değerlendirmelerine göre, 2024 Ocak-Şubat aylarına kıyasla 2025 Ocak-Şubat döneminde müsilaj yoğunluğunda yüzde 40 oranında artış yaşandığı belirtiliyor. Bu artışın başlıca nedenleri arasında; deniz suyu sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, çevre kirliliği, küresel ısınma, denizlerdeki durağanlık ve başta evsel atıklar olmak üzere sanayi, tarım ve deniz ulaşımından kaynaklanan kirlilik bulunuyor. Ayrıca, diğer denizlerden taşınan kirlilik yükünün de müsilaj oluşumunu tetiklediği ifade ediliyor.
Müsilaj, Marmara Denizi’nde ilk kez 2007 yılında yoğun olarak görülmüş ve aradan geçen 18 yıllık süreçte etkisini sürdürmeye devam etmiştir. Bu süreçte en fazla etkilenen kesimlerin başında balıkçılar yer almıştır. Av verimlerinde ciddi düşüşler yaşayan balıkçıların, ağları, av araç ve gereçleri ile teknelerinin donanımları müsilajdan olumsuz etkilenmiştir. Yaşanan ekonomik kayıpları telafi edebilmek amacıyla birçok balıkçının Ege ve Karadeniz’deki av sahalarına yönelmek zorunda kaldığı belirtilmiştir.
Yetkililer, müsilajla mücadele kapsamında deniz temizleme çalışmalarının ve atık denetimlerinin artırıldığını bildirmiştir. Ayrıca, uzun vadeli bir çözüm için ileri biyolojik arıtma sistemlerinin yaygınlaştırılmasının gerekliliğine dikkat çekilmiştir.

https://www.ekolojika.com/deniz-salyasi-musilaj-nedir-neden-olusur/